5 Nisan 2014 Cumartesi
Kıskançlık Tehlikeli Bir Duygu mu?
İlişkilerde belli bir miktar kıskançlık doğal ama fazlasının kişilere zarar verdiğini de herkes kabul ediyor. Üstelik kıskançlık duygusunun aşkla bir alakası bulunmadığını uzmanlar söylüyor. Kıskançlığa tamam ama nereye kadar? İşte yüzyıllar öncesinden gelen ve bitmek tükenmek bilmeyen kıskançlık duygusunun artıları, eksileri...
Kıskançlık aşkın bir göstergesi midir? Yoksa varlığı kadar yokluğu da tehlikeli midir?
İlişkiler söz konusu olduğunda akla gelen bu sorulara henüz kesin bir yanıt bulunamadı. Ortada bir gerçek var ki, o da aşırı kıskançlığın tehlikeli sonuçlar doğurabildiği... Kıskançlığın ne kadarı tehlikeli, ne kadarı değil... Bu soruların yanıtını bulursak hepimizde var olan kıskançlık duygusunun özüne inebiliriz.
Kıskançlık insanın doğasında mıdır yoksa sonradan mı öğrenilir?
Evrim teorisine göre, döllenme kadın vücudunun içinde gerçekleştiği için anne çocuğun kendisinden olduğundan emindir, oysa baba bundan hiçbir zaman yüzde yüz emin olamaz. Kadının onu cinsel anlamda aldatması, erkeğin ilerde çocuğun sorumluluğunu üstlenirken soyunu devam ettirememesi anlamına gelir. Kadının böyle bir sorunu olmamakla birlikte eşinin olanaklarına ve desteğine ihtiyaç duyar.
Evrimsel teoriye göre bu nedenle eşin başka bir kadına aşık olup, zaman ve olanaklarını ona yönlendirmesi kadın için bir tehlikedir. Sosyo-kültürel yaklaşıma göre ise kıskançlık, sosyal ve kültürel bir olgudur. Kişi yaşadıkça, içinde bulunduğu toplumun yarattığı ilişki kurallarına göre kıskanmayı öğrenir.
Kıskançlık aşkın göstergesi midir?
Kıskançlık aşkın göstergesi değildir. Aşk, aşırı sevgi ve bağlılık duygusudur. Olağan sevmeden, kişinin duygularını yönetmede zorluk yaşaması durumuyla ayrıştırılabilir. Özellikle ilişkilerin başında yaşanan bu duygu zamanla, ilişki olgunlaştıkça yerini daha kontrol edilebilir ve kalıcı duygular olan sevgi, güven ve sadakate bırakır.
İnsanın sahip olduğu bu değerli şeyi kaybetmekten endişe duyması beklenen bir durumdur. Bu sebeple, birbirini gerçekten seven iki insanın arasında bir miktar kıskançlık olması doğaldır, fakat sahiplenme duygusunun aşkla alakası yoktur. Kıskanç kişiler sevilmeye aşırı ihtiyaç duyar. Yaşadıkları güvensizlik ve yetersizlik duygusuyla baş edemedikleri için ilişkide bulundukları insanın sevgisini kimseyle paylaşmak istemezler.
Kıskançlık, içerisinde hangi duyguları barındırır?
Kıskançlık içerisinde özgüven eksikliği ve yetersizlik duygularını barındırır. Özgüven zayıfladığı zaman kişi kendini yetersiz, değersiz hissetmeye başlar. Sahip olduğu sevgiyi hak etmediğini ve kaybedeceğini düşünür. Bu endişe de kıskançlık duygusuna ve onunla baş etmek için gösterilen sağlıksız davranışlara sebep olur.
Çiftler, zarar verici kıskançlığın önüne nasıl geçebilirler?
Karşılıklı güven için iletişimin açık olması önemlidir. İmalı sözlerden, üstü kapalı eleştirilerden ve küskünlüklerden kaçınmak gerekir. Bu noktada, kıskançlığa ılımlı yaklaşmak ve eşleri karşılıklı konuşmaya teşvik etmek önemlidir.
Kıskançlık ne zaman tehlikeli boyuta ulaşır?
Eşin telefonlarını dinlemek, takip etmek, eve gelince perdeleri, banyoyu, yatak odasını kontrol etmek, eşi akrabalar dahil kimseyle görüştürmemek, her anlatılan olayın altında bir anlam aramak aşırı kıskançlığa girer ve tedavi edilmesi gereken bir davranış bozukluğudur.
Aşırı kıskançlık nasıl tedavi edilir?
Tedavide amaç, kişinin kıskançlık duygularının altında yatan duygu ve düşüncelere ulaşmaktır. Kişiden kıskançlık hissettiği anlardaki düşüncelerini incelemesi ve kıskançlıktan önce gelen duyguları fark etmesi istenir. Bu duygu ve düşüncelerin farkına varmak, onları ayrı ayrı ele almaya ve rasyonel (mantıklı) olup olmadıklarına daha tarafsız bakmaya olanak tanıyacaktır.
Kişiye sevilmeye değer bir insan olduğu vurgulanmalı, kendi değersizlik hislerinin altında yatan nedenler araştırılmalıdır. Bu noktada önemli olan, hem kişinin geçmişten getirdiği olumsuz algı ve ihtiyaçları belirlemek, hem de bu olumsuz duygularla baş etmesi için daha sağlıklı yollar bulmasına yardım etmektir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder